Sifa
21sadra şifa vermek — gönlü, yüreği rahatlatmak, ferahlatmak Reha Bey e de meseleyi biraz çıtlattım. Ondan da pek sadra şifa verecek bir şeyler öğrenemedim. O. C. Kaygılı …
22yaraya şifa vermek — 1) hastalığı iyileştirmek 2) kötü durumdan kurtarmak, derde deva olmak Bizde de bir aklıevvel çıksa şu son durumda yaraya şifa verecek neler söylerdi? H. Taner …
23elden vefa, zehirden şifa — zehirden şifa beklenilmeyeceği gibi yabancılardan da yardım ve iyilik beklenmez anlamında kullanılan bir söz …
24MÜTEŞEFFİ — (Şifa. dan) Şifa bulan, iyileşen. * Öcünü, intikamını alarak rahatlaşan …
25ŞİFANAPEZİR — (Şifâ nâpezir) f. Tedavi edilmez, şifa bulmaz, tedavi olmaz …
26psephite — /ˈsifaɪt/ (say seefuyt) noun a coarse fragmental rock composed of rounded pebbles and conglomerate. Compare psammite, pelite. {Greek psephos pebble + ite1} –psephitic /səˈfɪtɪk/ (say suh fitik), adjective …
27seafowl — /ˈsifaʊl/ (say seefowl) noun → seabird …
28MÜSTEŞFÎ — Şifa isteyen, hastalığının iyi olmasını isteyen. * Kendisine baktıran. * Hastahane …
29TEŞFİYE — (Şifâ. dan) İyileştirme, şifalandırma …
30İSTİŞFA — Şifa istemek. Hastalıktan kurtulup iyi olmayı arzulamak …