ünlü — sf. 1) Ün salmış olan, şöhretli, meşhur, şanlı, namlı, namdar Kimsenin üzerinde durmadığı birkaç ünlü kişiden birisi de kesinlikle o idi. T. Buğra 2) is., dbl. Ses yolunda bir engele çarpmadan çıkabilen ses, vokal, sesli, sesli harf: a, e, ı, i,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Unlu Hotel — (Гёчек,Турция) Категория отеля: Адрес: Cumhuriyet Mahallesi, Sahilbandi, 48310 Гёчек, Ту … Каталог отелей
Ünlü Hotel — (Олюдениз,Турция) Категория отеля: Адрес: Ölüdeniz Hisaronü Mah. Kaya Yolu Uzeri, 48000 … Каталог отелей
ünlü benzeşmesi — is., dbl. Ünlü uyumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünlü türemesi — is., dbl. Ses özelliklerine veya birbirleriyle birleşme şartlarına uygun olarak kelimenin önüne, içine veya sonuna ünlü getirilmesi: scarpina > iskarpin, ruza > oruç, limon > ilimon vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünlü uyumu — is., dbl. Türkçede, kelimelerdeki ünlülerin incelik, kalınlık veya düzlük, yuvarlaklık bakımlarından birbirine benzemesi, ünlü benzeşmesi, vokal uyumu, ahenk kaidesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
unlu — sif. Üstünə un səpilmiş (tökülmüş); una batmış. Üstü başı bütöv unludur … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
ünlü çatışması — is., dbl. Eklemelerde veya birleştirmelerde iki ünlünün yan yana gelmesi: Ne ise > neyse, ne asıl > nasıl vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünlü düşmesi — is., dbl. Çeşitli sebeplerle kelimenin iç veya son ünlüsünden birinin düşmesi: oyun > oyunamak, oynamak vb … Çağatay Osmanlı Sözlük
ünlü göçüşmesi — is., dbl. Göçüşme … Çağatay Osmanlı Sözlük